Gazeteci Barış Pehlivan, teslim olmak üzere geldiği Çağlayan Adliyesi’ne gitti. Pehlivan, birkaç saat sonra tahliye edildi.
Adliyede teslim olmadan evvel Gerçek Gündem’e açıklamalarda bulunan Pehlivan şunları söyledi: “Ben kontrollü özgürlükle birlikte tahliye olmuştum. O kontrollü hürlük kaidelerinden birisi hakkımda bir dava açılırsa, tekrar açık cezaevine girme tehdidiydi. Fakat bu yargının takdirine bağlıydı. O kontrollü hürlük çıktıktan sonra hakkımda 6 tane dava açıldı. Yargı hiçbirini dikkate almadı. Lakin ne vakit ki biz SS kitabını yazdık, yedinci dava dikkate alındı ve benim açık cezaevine girme kararım verildi.
Burada benim birkaç saatliğine cezaevine girmem yazdığım Cumhuriyet gazetesinin tarihi dikkate alındığında pek kıymetli değil. Lakin olayın aslında beni de aşan bir ölçüsü var. Türkiye’de şayet iktidar değişmezse, maalesef gazetecileri, çok ziyadesiyle baskıcı, çok ziyadesiyle güç günler bekliyor. Benim girmem yalnızca bir sembol.”
‘ZALİMİN KILICINDA YAKUT OLMAKTANSA TOPUĞUNA BATAN ÇAKIL TAŞI OLMAYI SEÇTİK’
Yargıtay Üyesi Ömer Faruk Aydıner’in ismini kodlayarak yazdığı bir yazısından ötürü 30 Mart 2023’te açılan bir davanın kontrollü özgürlüğünü bozması gerekçesiyle kısa vadeli olarak açık cezaevine gireceğini açıklayan Cumhuriyet muharriri Barış Pehlivan, “Siz bu satırları okurken ben açık cezaevinde olacağım” diyerek kaleme aldığı bugünkü yazısında, “SS’nin bedeli ödetiliyor” dedi.
“Zalimin kılıcında yakut olmaktansa topuğuna batan çakıl taşı olmayı seçtik. Başımıza gelebilecekleri kestirim ediyorduk lakin diğer türlüsünü bilmediğimiz için gazeteciliği yapacaksak bu türlü yapalım istedik. Kalemimizi satmaktansa kendimiz kırmayı hiç aklımızdan çıkarmadık.
Şimdi SS’nin bedeli ödetiliyor. Kontrollü özgürlük önlemiyle çıktığım cezaevinden, ‘Hakkında yeni bir dava açılırsa seni tekrar cezaevine sokabiliriz’ tehdidiyle yaşadım 15 aydır. Elbette ki o süredeki Cumhuriyet yazılarımdan ötürü 6 farklı dava açıldı. Lakin yargı elindeki kozu kullanma takdirini daima sakladı. Ne vakit ki ‘SS’ çıktı… Açılan 7. dava dikkate alındı ve artık tekrar cezaevine girmeme dair karar çıktı. Teslim olmazsam firari sayılacağım hatırlatıldı.
Siz bu satırları okurken ben açık cezaevinde olacağım. Avukatlarım pandemi müsaadesinden ötürü birebir gün içinde tahliye olmam gerektiğini belirtiyor. Değeri de yok… Değerli olan ben değilim. Gazeteciler siz memnun yaşayın diye mutsuzluğu seçiyor. Size düşen ise herkes memnun olsun diye seçiminizi yapmak. Ben ise içeride ya da dışarıda olayım… Umudumu seçim sonuçlarına bağlamıyorum. Emin olduğum şu ki gazetecilik yaptığım sürece yalnızca gerçeğe biat etmeye devam edeceğim.”